Cuma, Aralık 16, 2011

Bana Bunlarla Gelin! - Sōran Bushi (ソーラン節)



Merhaba arkadaşlar!

Benden bu kadar çabuk başka bir yazı beklemiyordunuz değil mi? Ne yalan söyleyeyim, ben de kendimden beklemiyordum, ama deli saçması mükemmeliyetçiliğimi bir kenara bırakarak, hemen bugün, sıcağı sıcağına, beni çok etkileyen hoş bir hadiseyi sizlerle paylaşasım geldi, tutmayın beni!

Bugün bir haftadan beridir üzerimde olan ölü toprağını azıcık silkeleyip, insan içine karışmak adına, Waseda'nın yüzbinlerce etkinliğinden sadece biri olan, öğrencilerin düzenlediği parti desen parti değil konser desen konser değil, bir çeşit toplaşmaya katıldım. Bu toplaşmanın gayesi okulun gizli yeteneklerini ortaya çıkarıp benim gibi yeteneksizleri kendinden nefret ettirmekyi desem yalan olur, zaten o kadar hoş bir etkinlikti ve bendeniz de o kadar hazzettim ki, kendimden nefret etmeye filan da fırsat bulamadım. Olayımıza dönersek, bu partimsi etkinlikte, bülbül gibi şakırım diyen, harika dans eder göz doldururum diyen, ne bileyim enstrüman aracılığı ile herkesi büyülerim filan diyen öğrenciler sahneye çıkıp performans sergilediler, bir çeşit "yetenek sizsiniz" olayı yani. (Burada "yetenek sizsiniz"i, "yeteneksizsiniz" anlamı ile de kullanarak hem söz sanatı yapıyorum -ha?- hem de kendime atıfta bulunuyorum. -oh, yes!-) Neyse ki jüri müri yoktu, öğrenciler arasında oldukça cici bir etkinlikti.

Hemen hemen herkesin performansını beğendim diyebilirim. Peki, itiraf ediyorum, sahneye çıkıp da gitar+slow müzik olayını yapan arkadaşları azıcık dinlemezlik ettim ama bu kimsenin yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyor, sadece İngilizce slow şarkıların hepsi bana aynıymış gibi geliyor. Bütün performanslar güzeldi güzel olmasına; ancak bir tanesi vardı ki beni benden aldı, resmen gözlerimi sahneye kilitledi! Bırakın başka şeylerle ilgilenmeyi, kafamı bile çeviremedim! Daha önlerde oturan bir arkadaşım sağolsun videoya aldı bütün geceyi benim için; ben de şimdi o videoyu paylaşacağım ama inanın videoyada izlediğiniz benim bu akşam izlediğim şovun şahaneliğinin yarısını bile yansıtamıyor: (Teknik ayrıntı: HD çekmiyorum videolarımı bir süredir; hem çok yer kaplıyor, hem daha kısa çekebiliyorum hem de zaten buraya aktarınca o HD özelliğini kaybediyor.)




Bu şahane dansı canlı canlı izlemek çok daha ayrı bir şey. Bu dans, tahmin edebileceğiniz gibi, geleneksel bir Japon dansı. "Sōran Bushi" adı verilen bu dans, Japonya'nın en kuzey bölgesi olan Hokkaido bölgesine ait bir dansmış. Sōran Bushi adı da şarkı esnasında söylenen o şarkıdan geliyor zaten, şarkı da Hokkaidolu balıkçılar tarafından söylenirmiş. Farkettiniz ise, dansın içerisinde halat çekme hareketleri de var. Şu saat oldu, Sōran Bushi'yi kaç kez dinledim, hatırlamıyorum. Öylesine sardı yani.

Açıkçası Japon kültürünü çok ama çok etkileyici buluyorum, bunu anlamak çok da zor olmamalı sizin için, etkileyici bulmasam burada işim ne, değil mi ama? Ama mesela Tokyo'da Shibuya ya da Ikebukuro gibi fazla modernize olmuş kalabalık ve işlek semtlerde kendimi pek de Japonya'da gibi hissetmiyorum, o Japon kültürünü göremiyorum, algılayamıyorum bir türlü. Ne zaman ki bir tapınağa girsem, (ki onunla ilgili bir yazım da gelecek) ya da böyle geleneksel olaylara denk gelsem; işte o zaman bu ülkeye daha bir bağlanıyor ve Japonya'ya geldiğim için mutluluklardan mutluluk beğeniyorum. İşte Sōran Bushi de benim üzerimde böyle bir etki yaptı, günlerdir neden bir şekilde yerlerde olan moralimi aniden yükseltti, adeta tavan yaptırttı!




Yukarıda gördüğünüz de gene bir Sōran Bushi dansı, sanırsam dizi gibi bir şeyden alınmış. Dizideki mevzular nedir bilemiyorum ama zaten konumuz da dizinin olay örgüsü değil, dansın kendisi. Sanırım beni Japonların geleneksel faaliyetlerinde en çok etkileyen şey bu bağırma hadisesi. Mesela kendo yaparkenki "HA! HU!" seslerine resmen ölüyor bitiyorum. Ya da bir önceki yazıyı okuyanlar hatırlayacaklardır, lise kıyafeti giyen ne idüğü belirsiz -aslında belirli canım işte milleti gaza getiriyorlar benimki de laf!- elemanların marş öncesi böyle güzel bir olaya giriş mahiyetinde nara atma merasimleri vardı. Sōran Bushi'de ise şarkının kendisi başlı başına bir olayken zaten, dansı yapan insanların da böyle bağırıp çağırmaları beni resmen mest etti. Hatta o kadar hoş bağırıyorlardı ki; bir ara böyle izleyicilerin arasına tekme tokat Allah ne verdiyse dalacaklarını filan düşündüm. (Evet haşinlikten hoşlanan bir psikopatım? Yok canım, siz de!)

Bu gidişle, bir türlü başlayamayan kendo sevdamı bir kenara bırakıp "Dokkoisho! Dokkoisho! Sōran Sōran!" diye naralar atarak başka bir mecrada kendime yer arayacağım. Çok güzel dans be!

Bu arada bu yazı biraz fazla mantıklı mı oldu ne? Bu kadar aklıselimlik fazla bana!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder