Daha da abartmak gerekirse "Bir gün bir makine aldım ve hayatım değişti." cümlesini sonuna kadar hakeden bir makinedir pilav makinesi. Tahmin edebileceğiniz gibi, Japonların da olmazsa olmazıdır; zira bu millet her öğünde gohan (ご飯) dedikleri pilavlarını yemezse rahat edemezler. Bizde ekmek ne ise, bu vatandaşlarda da pilav o demektir arkadaşlar. "Eee biz bunları zaten biliyoruz ki, ne demeye lafı uzatıyorsun?" diye soranlar çoğunluktadır eminim lakin burada vurgulamak istediğim şey şu: Adı üzerinde, pilav makinesi pilav pişirmek amacı ile tasarlanmış bir makineceğizdir. Yani içine pirincinizi ve suyunuzu koyarsınız, makinenizi çalıştırır ve yarım saat içinde de pilavınızı alırsınız. Olay budur yani. Zaten makinemiz de şöyle bir aletçiktir:
Fakat efendim, bendeniz bu makinede mercimekli bulgur pilavı mı pişirmedi, makarna mı yapmadı, yumurta mı haşlamadı, çorba mı kaynatmadı? Afedersiniz, makinenin suyunu çıkardım yani. Son vukuatım da kek numarası oldu, millet. He ama kötü mü oldu, çok iyi oldu, çok da güzel oldu bence. Kekten bahsetmiyorum tabii ki, zira bir makineyi amacı dışında kullanırsanız ancak kendinize yetecek kadar bir sonuç alırsınız. Ama Hatice'ye değil neticeye odaklanırsak, neticede makarna da yedim, kek de yedim.
Benim yaptığım keke gelirsek, yenilebilir düzeydeydi.
Tek sorun makinenin otomatik ayarı olabilir, yani normalde pilav için tasarlanan bu makinenin pişiricisi -o ne demekse- kendi kendine atıyor ve ısıtma özelliğine dönüyor. Sizin ise kekin daha fazla pişmesi için -çünkü o tuş attığında kek henüz cıvık kalmış oluyor- mecbur elinizle pişirme tuşunu tutmanız gerekiyor. Ben bir yandan baş ayağımla tuşa bastırırken öbür yandan da arkadaşıma mail yazarak pratikliğin dibine vurdum ama sizin benim kadar iğrenç olmanız gerekmiyor.
Son olarak yazıya ayrı bir tiksinçlik katsın diye sizlere yurt odamdaki masamı göstermek istiyorum. Valla şu resme bakınca ben bile kendimden utandım, eee dedik o kadar dağınık diye, dedim dedim inanmadınız, bak n'oldu şimdi?
Tiksinçlik sınırını çoktan aşan absürd seyyahınız hepinize iyi günler diler efendim! Son sözüm ise şu olsun: "Bana kettle, tost makinesi ve pilav makinesi süper üçlüsünü verin, el kadar odayı otel mutfağına çevireyim!"
masa düzeni hiç değişmemiş:)
YanıtlaSil