Cuma, Haziran 22, 2012

(Dikkat, klişe var!) Kahve kokulu bir yazı / コーヒーが香ってる小論文

Selamlar ve sevgiler çok meşgul arkadaşlarım! (Evet, bu yersiz bir sitemdir.)

Gün geçmiyor ki, ailenizin absürd seyyah'ı bir yaşına daha girmesin! Ben bu Japonya'dan oldukça yaşlanarak ayrılacağım bu gidişle; ama olsun, neler neler öğrendim, ne dersler çıkardım bu memlekette bir bilseniz! Mesela, kim derdi ki elin Japonya'sında Fransızca bir sözcüğün doğru telaffuzunu öğrenebileceğimi? Ama işte, insan şu ömür dönülen alengirli yolda... Ay vallahi ben yazarken bile bunaldım, siz okurken kim bilir ne fena sıkılırsınız diye düşünerekten cümlemi yarıda kestim. Sadede gelelim hemen, değil mi benim başarılı dostlarım?

Bu akşam kahve içmeye kafeye gitmiştim. (Aman Tanrım, Pınar, olağanüstü güzellikte ilginç bir olay bu, nasıl yaparsın bunu?!) Tek istediğim sütlü ve soğuk bir kahve içmekti ki; bu kriterlere uygun bir kahve çeşidi olduğunu düşündüğüm アイスカフェオーレ (aisu-kafe-ore) isimli zımbırtının adını binbir zorlukla okuyarak -evet itiraf ediyorum, hala katakana *yabancı sözcükleri yazmak için kullanılan Japon alfabesi* okumakta zorlanıyorum ve bu sözcüğü de 2 defa "kafe oru" diye ifade etmem üzerine, zavallı garson kız hiçbir şey anlayamadı doğal olarak- bu zımbırtıyı sipariş ediyordum ki, o da ne? Benim sayısız yerde gördüğüm kafe-ore kelimesinin yanında, açıklama bâbında "Café au Lait" yazmasın mı? Tamam kafe-ore'yi biliyorum, bakkalda çakkalda görüp duruyorum. Café au lait'i de duymuşluğum var da ikisinin de aynı şey olduğunu gün itibari ile öğrendim dostlar! Tamam, bu bir memleket meselesi olmayabilir ama ben de bir cumhurbaşkanı değilim zaten. "Ne işim olur benim yurttan ve dünyadan haberlerle yahu!" diyerek sığ bir insan imajı vermek istemem ama dünyanın işleyişine herhangi bir etkim olmadığı da aşikar.

Neyse ne diyorduk, evet kafe-ore. Her yerde gördüğüm bu içecek hakkında şunları düşünüyordum:
  1. Kahve ile alakalı bir içecektir, muhtemelen de bildiğimiz sütlü kahvedir. Ya da belki kahveli süttür.
  2. Japonların uydurup uydurup ipe dizdiği, Japongilizce kelimelerden yalnızca biridir.
Bir de café au lait hakkında düşündüklerime gelelim:
  1. Muhtemelen kahve ile alakalı bir içecektir, neye benzediği hakkında bir fikrim yoktur. Lakin bu durumu elbette çaktıracak değilimdir, ilk fırsatta siparişini vereceğim bir içecektir.
  2. Fransızca bir kelime olup, oldukça da afillidir.
İşte işi gücü olan arkadaşlarım, ben şimdi nereden bileyim bu kafe-ore ile café au lait'nin aynı içecek olup, Japonların bu içeceğe verdiği ismin aslında içeceğin orijinal Fransızca isminden devşirme olduğunu?! Zaten café au lait sözcüğünün Fransızca okunuşunu da bilmiyordum ki. Bana sorsan, "kafe oo leyt" diye okunuyor derdim, hatta ve hatta Fransız havası katmak adına, işkembe-i kübradan çıkma bir telaffuzla "kofi öö leyt" derdim yani. Ne bileyim ben "kafe o le" diye okunduğunu! Kafi LGS puanımız vardı da; biz mi okumadık elin Lycée de Galatasaray'ında efendim?! (Benim zamanımda LGS idi o, karıştırmayın yaşımı maşımı şimdi!!!) Ya da Saint Joseph efendi bizi lisesine buyur etti de biz mi gitmedik?!

Neyse işte, Joseph'le Michel takıladursunlar; ben size internetten birkaç café au lait resmi aşırayım:


(Sol baştan)
1.Sıcak kafe café au lait'si. Cicilikten yıkılan Japonların, ayıcık süslemeli kafe-oresi.
2. Aisu-kafe-ore, nam-ı diğer soğuk sütlü kahve.
3. Tasarımı oldukça ilgi çekici olan *üstü dar, altı geniş?! kime selam çakıyorsunuz arkadaşım?* bakkal kafe-oresi.
4. Teee kaç ay önce absürdün biri tarafından içilen kutu kafe-ore ve メロンパンという美味しいお菓子です!
(İşte kendime engel olamıyorum, Japonca konuşmadan edemiyorum, n'apacaksın?)


Şimdi burada cahil olan, suçlu olan benim de; ecnebinin malını olduğu gibi alıp da alengirli malengirli bir araba sözcüğe sahip olan Japonun hiç mi suçu yok? Hayır bildiğimiz sütlü kahve, başka bir şey olsa gam yemeyeceğim de; bu kadar mı zor arkadaşım sütlü kahve anlamını verebilecek Japonca bir sözcük bulmak? Zaten sizin o ayıla bayıla kafe-ore dediğiniz sözcüğün sözlük anlamı da "süt ile kahve"dir nihayetinde. Elin Fransızı söyledi diye mi önem kazandı? Bir de önüne "aisu"(iced) koymuşsunuz tüy diker gibi, yok mu dilinizde "buzlu" namında bir sözcük? Azıcık kendiniz olun be! -Diyene bak, bizde de mis gibi "sütlü kahve" yerine "neskafe" sözcüğünü kullanan bir kamyon insan yok mu? Neskafe dediğin üstelik, bildiğin marka ismidir arkadaşım, Selpak gibi, Cif gibi, Sarelle gibi. (Amma da tırıvırı yaptım he!)



Bütün bunları yazarken sevgili evli-mutlu-çocuklu ahbaplarım, aklıma bizim caffé latte geldi. "Nereden sizin oluyor lö?" *Fransız filan dedik ya, o yüzden lö; aslı "la"dır yoksa* diye sorabilirsiniz. Doğrudur, duyan da yedi göbek Floransalıyız filan zannedecek. Değilim efendim, ama geliyor aklıma böyle şeyler, durduramıyorum kendimi. Neyse mevzua dönelim, benim lügatimde *Yaşampınarı'nın Akla Zarar Lügat Bozması isimli sözlük çalışmam için sponsor arıyorum millet, duyrulur.* "sütlü kahve"nin gâvurca (hakaret olarak algılanmasın, YPAZLB'da "yabancı dil" demektir bu sözcük çünkü; çok da işlevsel bir sözcüktür, kısa ve sevimli değil mi sizce de?) karşılığı "Kafe Late"dir. Tevekkeli değil, café au lait ne demek bilememişim işte. Aman işte ne diyordum, Caffé Latte ve Café Au Lait sözcüklerindeki benzerlik herhalde dikkatinizi çekmiştir. Gecenin bu saatinde üşenmedim, erinmedim ve baktım ki ilki İtalya'nın "sütlü kayfe"si; ikincisi ise Fransa'nın. Zaten şu Avrupa dillerinin hepsi de birbirine benziyor diyeceğim de, çakma da olsa bir dilbilimci aday adayına yakışmaz bu cümle. Bu diller Latin kökenli olduğu için... Offff, valla sıkıldım, çizdim oynamıyorum!!!


Ne Japonya'ymış arkadaş, beni kahve uzmanı yaptı. Olmayan işi gücü bırakıp da, barista işine mi girsem ne yapsam? Ah ul*n kahve, sen nelere kadirsin kadim dostum! 


Bu da günün videosu olsun. Yemin ederim, videoyu ikinci kez izleyinceye kadar adamın Japonca konuştuğunu anlayamadım. Fransızca nasıl da her dilin önüne geçiyor, hey gidi!


Kapanışı da Fransızca yapalım bari "ne arkadaşlar sevdim ki zaten yoktular"ım; "Ma biyen süüüğğ!!!"




NOT: Bu kahve ile ilgili ilk yazım olmuş olabilir; amma ve lakin kesinlikle son yazım olmasını istemem.


Cuma, Haziran 08, 2012

Pilav makinesinde kek pişirmece! / 炊飯器ケーキ♡

Yüksek mühendis Arşimet'in "Bana yeterli uzunlukta bir sopa verin, dünyayı yerinden oynatayım." minvalinde oldukça beylik bir sözü vardır. İşte bu beylik sözün absürd seyyah versiyon(larından biri)ise şu olabilir: "Bana bir pilav makinesi verin, size dünyayı pişireyim!" Evet dostlar, demokraside asla çareler tükenmez; hele de Japonya'daysanız! Yeri gelir pilav makinesinde kek pişirilir, yeri gelir tost makinesinde gözleme yapılır. 

Daha da abartmak gerekirse "Bir gün bir makine aldım ve hayatım değişti." cümlesini sonuna kadar hakeden bir makinedir pilav makinesi. Tahmin edebileceğiniz gibi, Japonların da olmazsa olmazıdır; zira bu millet her öğünde gohan (ご飯) dedikleri pilavlarını yemezse rahat edemezler. Bizde ekmek ne ise, bu vatandaşlarda da pilav o demektir arkadaşlar. "Eee biz bunları zaten biliyoruz ki, ne demeye lafı uzatıyorsun?" diye soranlar çoğunluktadır eminim lakin burada vurgulamak istediğim şey şu: Adı üzerinde, pilav makinesi pilav pişirmek amacı ile tasarlanmış bir makineceğizdir. Yani içine pirincinizi ve suyunuzu koyarsınız, makinenizi çalıştırır ve yarım saat içinde de pilavınızı alırsınız. Olay budur yani. Zaten makinemiz de şöyle bir aletçiktir:

Fakat efendim, bendeniz bu makinede mercimekli bulgur pilavı mı pişirmedi, makarna mı yapmadı, yumurta mı haşlamadı, çorba mı kaynatmadı? Afedersiniz, makinenin suyunu çıkardım yani. Son vukuatım da kek numarası oldu, millet. He ama kötü mü oldu, çok iyi oldu, çok da güzel oldu bence. Kekten bahsetmiyorum tabii ki, zira bir makineyi amacı dışında kullanırsanız ancak kendinize yetecek kadar bir sonuç alırsınız. Ama Hatice'ye değil neticeye odaklanırsak, neticede makarna da yedim, kek de yedim.

Peki pilav makinesinde kek nasıl yapılır? Bu Japonya'nın bana öğrettiği bir şey varsa, o da pratik olmak her zaman en iyisidir. Dolayısı ile benden öyle alengirli tarifler beklememeniz gerektiğini de anlamışsınızdır. Tek yapmanız gereken, markete gidip bir paket HOT CAKE MIX alıvermek. Bu karışım Türkiye'de var mı bilemiyorum ama bence Japonya'da hayat kurtaran harika ürünlerden biri kesinlikle. İçinde şekeri, yağı ve unu zaten bulunan bu karışımı elde ettikten sonra ise ihtiyacımız olan şeyler yalnızca biraz süt ve bir adet yumurta. Sonrasında bu malzemeleri güzelce karıştırıyor ve makinemizi de çalıştırıyoruz. Hepsi bu! İsterseniz içerisine kuru üzümüdür, havucudur, tarçınıdır koyabilirsiniz. Ya da pankek havası vererek, kekin üzerine nutelladır, maple şurubudur filan dökerek Amerikan kahvaltısı yapabilir, kendinizi Tokyo'nun ortasında adeta birer New Yorker gibi hissedebilirsiniz.

Benim yaptığım keke gelirsek, yenilebilir düzeydeydi. Tabii yanık kokusu alan arkadaşlarım varsa bence onlardan özür dilemeliyim ama neyse. Çayla güzel gitti kek. Denemelerim devam edecek arkadaşlar, havuçlu tarçınlı kek diye diye sayısız kız tavlayan Issız Herif'ten bendeniz Absürd Seyyah'ın nesi eksik, sorarım size?

Tek sorun makinenin otomatik ayarı olabilir, yani normalde pilav için tasarlanan bu makinenin pişiricisi -o ne demekse- kendi kendine atıyor ve ısıtma özelliğine dönüyor. Sizin ise kekin daha fazla pişmesi için -çünkü o tuş attığında kek henüz cıvık kalmış oluyor- mecbur elinizle pişirme tuşunu tutmanız gerekiyor. Ben bir yandan baş ayağımla tuşa bastırırken öbür yandan da arkadaşıma mail yazarak pratikliğin dibine vurdum ama sizin benim kadar iğrenç olmanız gerekmiyor.

Son olarak yazıya ayrı bir tiksinçlik katsın diye sizlere yurt odamdaki masamı göstermek istiyorum. Valla şu resme bakınca ben bile kendimden utandım, eee dedik o kadar dağınık diye, dedim dedim inanmadınız, bak n'oldu şimdi?

Tiksinçlik sınırını çoktan aşan absürd seyyahınız hepinize iyi günler diler efendim! Son sözüm ise şu olsun: "Bana kettle, tost makinesi ve pilav makinesi süper üçlüsünü verin, el kadar odayı otel mutfağına çevireyim!"